literature

::kucuk bir dilek::

Deviation Actions

erikagaci's avatar
By
Published:
555 Views

Literature Text

Anlamdan, yaşamdan, andan uzak ömürlerin içinde, tekrara alınarak tüketilen replikler, çoğu zaman da ezberler vardı.

Birbirinden farklı her güne, birbirinin aynı selam verişler, günaydın deyişler, sabah telaşları, yarım kahvaltılar, kaçan otobüsler…

İşe geç kalış teraneleri, nefes nefese kalışlar, yaşamın kıyısında durup, en içinde kalmaya çabalayışlar…

Hep bir şeylere, gerçeğe geç kalışlar…

Günün hoyratlığından kaçıp, karanlığına sığınılan geceler, gece gibi yaşanan günler vardı.

Ve hepsinin orta yerinde
eksik ve de yarım,
ruhundan yoksun,
oksijenin ciğerlerindeki etkisini unutmuş,
fotosenteze meyilli
bir kadın
duruyordu.
Hareketsiz.

İki kişilik düşleri,
‘biz’ deyişleri,
sahiplenişleri ve
sahiplenilişleri
unutmuş bir kadın.

Yüzünün aslı
odasındaki aynasında
asılı kalmış,
gülüşü sırrına karışmış.
Bazen olduğu gibi
doğru,
bazense doğrusuna yalan
bir kadın…



Bir sabah açıldı gözleri, miskinliği dört bir yanına bulaşmış yatağının içinde. Muzur bir tebessüm yapışıp kalmıştı düşlerinden yüzüne. Bir ezgi yerleşmişti sesine. Doğruldu kalkmaya yeltenmeden. Ellerine baktı önce, bir dışına bir de avuç içlerine. Parmaklarını birbirine dokundurdu. Dokunabiliyordu. Dokunduğunu hissedebiliyordu. Parmak izleri vardı herkes gibi. Nefes alabiliyordu. Göğüs kafesinin orta yerinde bir şeylerin hareketlendiğini fark etti. Yüzüne değdi. Susuzluktan kurumuş dudaklarında gezdirdi parmak uçlarını. Ayaklarını salladı iki yana. Dizlerini büktü.  Perdesini ardına kadar sıyırıp, camını açtı. Güneş gözlerini kamaştırmıştı. ‘Uyanma’nın  aslı kendini ona yaşatmıştı…

Bağdaş kurdu. Dışarıda gezdirdi gözlerini. Etrafındaki tüm kokuları ciğerlerine doldurdu. Başka bir şey vardı günde, başka bir şeyler vardı kendinde. Anlam veremediği. Belirtilerini daha önce hiç görmediği. Bir şeyler oluyordu. Ve o ne olduğunu hala bilmiyordu.

Yüzü kendindeydi, gülüşü de yüzünde.

Adamın gelişi, tüm eksileri artıya çevirmişti.
Fotosentezi solunuma, hayali gerçeğe…

Yaşıyordu şimdi kadın…

Anlamın doğuşuydu bu
Ruhunun kendini tamamlaması…

Tamamlanan ruhla,
vücudunun hayat bulması…

ömrünün ilk günüydü
kaderinin yazılışının başlangıcı.

Bir hikaye başlıyordu iki kişilik.
Cümleler kuruluyordu iki kişilik.
Gelecek zaman kipleri tüketiliyordu iki kişilik.



Pek çok sabah aynı uyandı kadın.
Pek çok gece aynı uyudu.
Yüreğinde yeşeren düşleri,
sırılsıklam bedeni,
kulaklarında adamın sesiyle…

İki kişilik anlarını biriktirdi kadın.
Anlamlar aldı adamdan,
Cümlelerine yeni kelimeler…
İçten gelen gülümsemelerin
Dalgalanmalarını koydu denizlerine.
Her bir rengi temize çıkardı
Adamın düşlerinde.



Neden sonra bir ayrı kalışın şafak sökümünde küçük, kabuklu bir yaraya takılı kaldı kadının gözleri. Hiçbir can yanması bu kadar güzel olamazdı. Ve hiçbir yaranın kabuk tutup geçmeye başlaması bu kadar canını yakamazdı. İzi kalsın ne olur diye sayıklıyordu içinden. Hiç geçmesin, hep orada kalsın. İster kabuk tutsun defalarca, isterse kanasın hiç durmadan. Fark etmezdi. Sadece kalsın istiyordu, teninin üzerinde, kırmızıdan pembeye gelgitler yaşayan, güneşte yansa dahi daima kendini belli eden bir doğum lekesi gibi…



Beklemede şimdi kadın, bir nadasın hasada dönüşünü beklemekte… iliklerinde adam, kolunda yarasının iziyle. Ve iki kişilik yalnızlığının içinde, adama notlar biriktirmekte… bir lanetin sona ermesi için, mucizeler dilemekte…



Ağlayacak gözyaşı yoktu,
Hissedecek duygu.
Geldin
tamamlandı ruhum.
Anlam buldu duygu
Hayat
İliklerimi doldurdu

Ve şimdi,

Gidersen…

Eksileceğim.
Yok olacak mevsim
Kelimelerimi yitireceğim…

Gidersen…

Ruhumu kaybedeceğim.

Gitme.

Kapanmasın mabedimin kapıları
Kilit atılmasın düşlerime.

Gitme.

Ruhun tamamlanması
Hayatın anlam bulmasısın
Beni öldürme.
...
© 2008 - 2024 erikagaci
Comments0
Join the community to add your comment. Already a deviant? Log In